Ot Dedi Ki*
Ot bir güz yaprağına dedi ki, “Düşerken çok ses çıkarıyorsun! Kış
düşlerimin hepsi uçup gidiyor.”
Yaprak kırgınlıkla, “Soysuz ve barksız yaratık! Şarkısız, huysuz
şey! Sen yükseklere ulaşamazsın ve şarkı da söyleyemezsin,” diye cevap verdi.
Sonra güz yaprağı toprağa uzandı ve uykuya daldı. Bahar geldiği
zaman tekrar uyandığında bir ottu.
Sonbahar gelip de ve kış uykusu bastırdığında ve üstüne havadan
yapraklar düşmeye başladığında ot kendi kendine şöyle mırıldandı: “Ah bu güz
yaprakları! Ne kadar da çok gürültü yapıyorlar! Bütün kış düşlerim uçup gidiyor.”
Bu yıl
kış uzun sürdü. Hayallerimiz uçtu gitti. Düşlerimize kâbuslar karıştı.
Huzursuz, tekinsiz uykuların koynundaydık nicedir, kaplumbağa
misali kabuklarımızın içinde. Bu yıl kış uzun sürdü. Hiç bitmeyecek sandık,
yeniden gülemeyecek, nefes alamayacak, devam edemeyecek…
Kış bitti. Bahar
kapıda. Ağaçlar tomurcuklanıyor. Aceleci papatyalar yeşil çimenlerin arasından
başını uzatıyor, meraklı. Gelinciklerin eli kulağında…
Doğanın döngüsü bize cesaret veriyor, yeniden başlama gücü… Evimizden daha istekli, coşkulu çıkıyoruz, bir çemberin etrafında yan yana, eski masalları dillendiriyoruz. Cılız bir ses geliyor inceden, nerden, kimden geldiğini bilemediğimiz. Oralarda bir yerde, seziyoruz. Bir masal daha dinliyoruz, bir tane daha. Aklımız hep o cılız seste. Arıyoruz. Susuyoruz. Duruyoruz bir an. İçimizdeki anlatıcıya söz veriyoruz.
Yazarak, çizerek, ilmek ilmek işleyerek, doğadan topladığımız çiçek ve kozalakları ruh hâlimize göre dizerek, dans ederek, şarkı söyleyerek, dönerek, dönüşerek, farklılıklarımızı yitirmeden, yan yana, rengârenk, bir bütünün içinde "ben olmaya" devam ederek hayat ağacının dallarına hikâyelerimizi iliştirmeye niyet ediyoruz.
*Halil Cibran Deli'den alıntılanmıştır.
Tuğba Gürbüz
Doğanın döngüsü bize cesaret veriyor, yeniden başlama gücü… Evimizden daha istekli, coşkulu çıkıyoruz, bir çemberin etrafında yan yana, eski masalları dillendiriyoruz. Cılız bir ses geliyor inceden, nerden, kimden geldiğini bilemediğimiz. Oralarda bir yerde, seziyoruz. Bir masal daha dinliyoruz, bir tane daha. Aklımız hep o cılız seste. Arıyoruz. Susuyoruz. Duruyoruz bir an. İçimizdeki anlatıcıya söz veriyoruz.
Yazarak, çizerek, ilmek ilmek işleyerek, doğadan topladığımız çiçek ve kozalakları ruh hâlimize göre dizerek, dans ederek, şarkı söyleyerek, dönerek, dönüşerek, farklılıklarımızı yitirmeden, yan yana, rengârenk, bir bütünün içinde "ben olmaya" devam ederek hayat ağacının dallarına hikâyelerimizi iliştirmeye niyet ediyoruz.
*Halil Cibran Deli'den alıntılanmıştır.
Tuğba Gürbüz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder